
Zaman hiç olmadığı kadar çalkantılı. Dünya sahnesinde kaotik olaylar hız kazanmışken, bireyler olarak içsel bir sarsıntıdan geçiyoruz. Kaygılar artıyor, umutlar sınanıyor, inançlar sorgulanıyor. Oysa bu fırtına, özüne dönmekte olan bir dünyanın sancılı doğum sürecinden başka bir şey değil.
Bilinçli bireyler bu sürecin farkında. Uyanış, bir sabah aniden gerçekleşen bir mucize değil; derin bir dönüşümün, sancılı bir yeniden doğuşun eseridir. Kimi önce uyanır, kimi sonra; kimi hemen görür, kimi zamana ihtiyaç duyar. Ama bu, kimsenin geride kalacağı anlamına gelmez. Evrensel düzenin “semavi yöntem sistemleri” dediğimiz yüksek bilinç alanları her şeyi gözetim altında tutar. Olaylar tesadüfen değil, büyük bir öğretinin, kolektif bir arınmanın parçalarıdır.
Her şey olması gerektiği gibi ilerlerken, bizim görevimiz telaşa kapılmamak, inancımızı canlı tutmak ve öğrendiklerimizi artık hayata geçirmektir. Çünkü bilgiyi uygulamaya dönüştüremediğimiz sürece ne bireysel ne de toplumsal bir değişim mümkündür.
Unutma: Sen bir enerji varlığısın. Düşüncelerin, duyguların, niyetlerin birbiriyle görülmeyen iplerle bağlı. Kuantum fiziği de söylüyor: Biz düşündüğümüz şeyle titreşiriz. Sevgiyle, umutla, birlikle titreşenler çoğaldıkça görünmeyen eller yardıma koşar.
İçsel ışığını diri tutan her birey, karanlığa atılmış bir meşale gibidir. Ve meşaleler birleştiğinde geceler gündüze döner. Bu çoğalış, karşıtlıkla eğitimin çağıdır. Merhametin, adaletin, sevginin ne kadar kıymetli olduğunu önce onların yokluğuyla öğreniyoruz. Ama işte tam da bu yüzden değerli. Çünkü artık yüzleşme zamanı.
Hem bireysel hem toplumsal olarak hakikati görmenin, geçmişin tortularını silkelemenin, ne ektiysek onu biçmenin zamanı. Bu aynı zamanda ruhsal tekamülün en kritik evresidir. Kutsal kitaplarda da söylendiği gibi: Bir toplum kendini değiştirmedikçe, yaratıcı onların durumunu değiştirmez. Her şey içten başlar. Toplumu yönetenler, o toplumun birer yansımasıdır. Biz değişmeden hiçbir dış koşul değişmez.
Adalet isteyen önce kendi iç dengesini kurmalı. Işık isteyen önce kendi karanlığını tanımalı. Şimdi, tam da bu yüzden uyanış vaktidir. Ayakta kalma, bilgini hatırlama, yeniden iman tazeleme zamanıdır.
Karşımızda duran sorunlar çözümsüz değildir. Onları çözümsüz kılan, çözüm üretmeyi bilmeyen zihinlerdir. Gerçek çözüm, içsel kıyamla — yani uyanışla — başlar. İçsel zincirlerini kıran bir birey, kolektif zincirlerin çözülmesine katkı sağlar. Bu sancılar, yeni bir çağın habercisidir.
26 bin yıllık döngü kapanıyor. Karanlık, yerini aydınlığa bırakmaya hazırlanıyor. Anadolu, bir kez daha kendi ışığını dünyayla paylaşmaya hazırlanıyor. Tıpkı Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi. Ancak bu kez önder bir kişi değil, uyanmış bireylerin kolektif bilinciyle.
Ve bu yolculukta unutma: Hiçbir fâni, tanrısal olan ışığı söndüremez. Karanlık ne kadar yoğun olursa olsun, bir mum bile yeter onu yarıp geçmeye.
Son olarak… Uyanmayanlar olabilir, geri kalanlar çıkabilir. Ama genel yön değişmez: Işık kaçınılmazdır. Her şeyin bir zamanı vardır. Bizim görevimiz o zamanı beklemek değil, ona hazırlanmaktır.
O yüzden derin bir nefes al, ayağa kalk. Hatırla kim olduğunu. Işığını yak ve başkalarına da yolu göster. Çünkü artık bir birey değil, kolektif bir şuur olarak yürüyoruz bu yolu. Ve bu yol, karanlıktan aydınlığa, korkudan sevgiye, esaretten özgürlüğe doğru atılan adımların yoludur.
Katkı olması dileğiyle..
Metehan Tolga BORA
Rusya ''Agida'' Kozmoenerjetik Okulu Mezunu
(Progressor of Agida Russian Cosmoenergetics School)
Katkı olması dileğiyle..
Metehan Tolga BORA
Rusya ''Agida'' Kozmoenerjetik Okulu Mezunu
(Progressor of Agida Russian Cosmoenergetics School)